“15 Temmuz, bu milletin devletiyle, siyasetçisiyle, kamu görevlisiyle, işçisiyle, emeklisiyle, güvenlik kuvvetleriyle bir olup yeni bir destan yazdığı gündür” diyen Kahveci, “Hiç kuşkumuz yoktur ki, Türk milleti, 15 Temmuz akşamında hiçbir ayrım gözetmeksizin nasıl kucaklaşıp canı pahasına ülkemizin ve demokrasinin namusunu müdafaa ettiyse, istiklal ve istikbalimizi sonsuza dek aynı şekilde müdafaa edecektir” dedi.
Konfederasyon Genel Başkanımız Önder Kahveci mesajında;
“Tarihin milletimize ancak birlik olduğunda hür olabileceğini bir kez daha hatırlattığı 15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçti. Ülkemizin istiklaline ve istikbaline yapılan bu alçakça saldırıyı unutmadık, içimizdeki hainlerle dışarıdaki düşmanların nasıl el ele vererek ülkemizi karanlığa boğmaya çalıştığını gelecek nesillerimize de unutturmayacağız.
Bu coğrafyadaki varlığımızın neşede olduğu gibi kederde ve felaketlerde de topyekûn hareket etmemize bağlı olduğunun bilinci içindeyiz. Su uyur, düşman uyumaz atasözünde ifadesini bulan düşmanların, devletimiz ve milletimizin üzerine çullanmak için daima fırsat kolladığını, en küçük bir zafiyet gösterdiğimizde sivil, masum, yaşlı, genç demeden herkese silah doğrultabileceklerini o kara gecede bir kere daha gördük.
Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi, gücünü sandıktan, yetkisini milletten almayan bir idareyi asla meşru kabul etmeyeceğini, cumhuriyete ve demokrasiye olan inancını, milletin iradesi dışında bir seçeneğe de boyun eğmeyeceğini göstermiştir.
Milletimizin içine nüvelenen bir kısım oluşumların, milletimizi siyasi, kültürel ve sosyal olarak ayrıştırmak suretiyle kendilerine devlet içinde alan açtıkları bir dönemin ardından anlaşılmıştır ki; devletin ve milletin bekası her türlü siyasi çıkar ve arayışın önünde olmak zorundadır.
Bugün de etrafımız adeta bir ateş çemberi ile sarılmış, yakın coğrafyamız bir kan gölüne dönmüşken, en önemli uluslararası kuruluşlar dahi Üçüncü Dünya Savaşı tehlikesini açıkça ifade etmekteyken milli birliğimizi zedeleyecek yaklaşımlar en çok uzak durmamız gereken mayınlı alandır. Yürekler toplu vurmazsa, hayatımızın her alanında liyakat ve adalet hâkim olmazsa, milli cephe yara alırsa şer cephesi bir kez daha şansını deneyecektir.
Hiç kuşkumuz yoktur ki, Türk milleti, 15 Temmuz akşamında hiçbir ayrım gözetmeksizin nasıl kucaklaşıp canı pahasına ülkemizin ve demokrasinin namusunu müdafaa ettiyse, istiklal ve istikbalimizi sonsuza dek aynı şekilde müdafaa edecektir. Şanlı mazimizde hür yaşamayı fıtrat olarak benimsemiş, canı pahasına hürriyetinden ve ülkesinden ödün vermemiş aziz milletimiz, girdiği her mücadeleden zaferlerle çıkmıştır.
15 Temmuz, bu milletin devletiyle, siyasetçisiyle, kamu görevlisiyle, işçisiyle, emeklisiyle, güvenlik kuvvetleriyle bir olup yeni bir destan yazdığı gündür. Ancak geçmişte yapılan yanlışlar iyi görülüp ülkemizi 15 Temmuz’a sürükleyen süreç irdelenmediği taktirde başka 15 Temmuzlar yaşama ihtimalimiz de sürecektir. Kamu kurumlarında belli gruplara imtiyaz tanınması, ehliyet, liyakat ve adaletin yara alması, bizi biz yapan ve bir arada tutan değerlerimizin bölücü unsurlarca ayrışma aracı haline getirilmesi ülkemizi 15 Temmuz karanlığına sürükleyen sürecin nedenleri olmuştur.
Bu ahval şerait içerisinde 15 Temmuz bize göstermiştir ki, terör örgütünün yıllar boyunca, sinsi bir planın parçası olarak toplum ve kamu kurum ve kuruluşları nezdinde açtığı yaraları sarmak, ayrılıkların, adam kayırmanın, haksızlıkların üzerini bir daha açılmamacasına kapatmak ve devlet içinde farklı oluşumların örgütlenmesine izin vermemek, devletimizi yükseltmek, millî birlik ve beraberliğimizi perçinlemek, üzerimize düşen en büyük sorumluluktur.
Bu duygu ve düşünceler içinde tarih boyunca bu millet için can veren bütün şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, tüm milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Gününü kutluyorum”